Tutti usanu a so energia per i periferi

Herkes enerjisini banliyö için kullansın :İzmit’ten binerdik banliyö trenine.. Çok eskiydi vagonlar, köhneydi.. Tozluydu trenin içi, pisti.. Bazı saatlerde tıklım tıklımdı.. Vagon aralarında o ayağınızın altından kayıp gidecekmiş gibi sallanan metal kapak üzerinde kenara tutunarak gittiğimiz de olmuştu.

Sıkışsanız; trenin tuvaletleri girilemeyecek kadar pisti.

Bazen, tren kazık gibi fren yaparak durur, uzun süre de hareket etmezdi. Yolcuları kimse umursamazdı, tren neden durdu, ne zaman tekrar hareket edecek kimse bir açıklama yapmazdı. Hele 1980’li yıllarda, otoyolun Hereke bölgesindeki dinamit atışlı inşaatı sırasında, hem karayolu, hem demiryolu saatlerce kapalı kalırdı.

Ama giderdik sonunda Haydarpaşa’ya… O görkemli, o muhteşem, o buram buram tarih kokan yüksek tavanlı binaya ulaşırdık.

İstanbul’un karşı tarafındaysa işiniz, 5 dakikada bir gelen vapura binip, 10 dakika sonra Karaköy’e ulaşırdınız. Hava güzel de, işiniz Kadıköy’deyse yürüyerek gitmek çok güzel olurdu. Üsküdar tarafına da dakika başı dolmuş kalkardı.

İstanbul’daki işiniz bitti, akşam döneceksiniz. İstanbul-Adapazarı banliyö treni, günde karşılıklı 10-12 sefer yapardı. Haydarpaşa’ya vardınız. Adapazarı yönüne gidecek trenin kalkmasına vakit varsa, o muhteşem tarihi bina içindeki küçük, ama çok sevimli, üstelik fiyatları çok uygun lokantaya girebilir, bir dilim peynir, bir dilim kavunla bir duble rakınızı ya da küçük bir tabak içindeki tazecik tuzlu fıstıkla, bir bardak biranızı içerdiniz. Trene binip, 1.5 saat sonra İzmit’e gelirdiniz.

Yok ettiler bizim banliyö trenlerimizi. “Yüksek Hızlı Tren” dediler.. Allah aşkına İzmit’ten kim biniyor, kim faydalanıyor?.. Zaten bizim şehrin böğründen geçen YHT’nin sabah, akşam seferleri de İzmit’te durmuyor. Günde karşılıklı 7 seferden sadece 2’si Gebze’de duruyor..

Hergün İzmit-İstanbul arasında, İzmit-Adapazarı arasında gidip gelmek zorunda. Ama bir trenimiz bile yok.

Haydarpaşa’yı zaten yok ettiler. Pendik’e gidecek, oradan Marmaray’a binecekmişiz. Hadi buna da razıyım. Ama ne olur, yalvarıyorum, bize trenimizi geri verin.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, ilimizin milletvekili Fikri Işık, geçenlerde gururla açıkladı. Türkiye, artık kendi tren vagonlarını kendisi yapıyormuş. Çok şık, çok konforlu,

o bizim şimdilerde özlediğimiz eski püskü, döküntü vagonlara rahmet okutacak, çok konforlu çok şık vagonlar üretiyormuşuz.

İyi de bizim şehrimiz faydalanabilecek mi?..

Bize 3-4 yıl önce dediler ki, “Yüksek Hızlı Tren 29 Ekim 2013’de İstanbul-Ankara arasında seferlere başlayacak. Aynı tarihte İstanbul-Adapazarı arasında banliyö trenleri de tekrar başlayacak.”

YHT, verilen tarihe yetişmedi. Geçtiğimiz temmuz ayında İstanbul-Ankara arasında YHT çalışmaya başladı. YHT’yi hep savundum. Türkiye için çok önemli, çok büyük bir yatırım oldu. Ama bize, bu şehre faydası yok. YHT ile birlikte başlayacağı açıklanan İstanbul(Pendik)-Adapazarı treninden hala haber yok. Birkaç kez bu sütunlarda yazdım, YHT yolu ile birlikte yapılan ikinci yolun banliyö trenleri için değil, yük trenleri için kullanılacağının iddia edildiğini söyledim.

Hiç kimse, “Yok öyle bir şey. O yoldan banliyö treni işleyecek” demedi.

İzmit-İstanbul arasında artık otoyol da bitti. Yükü taşıyamıyor. Bu şehrin, mutlaka banliyö trene ihtiyacı var. İlimizi yönetenler İstanbul’a ya da Adapazarı’na özel şoförlü lüks makam araçları ile gidip geliyor. Ama halkın, öğrencilerin banliyö trene ihtiyacı var.

Bu şehirde çok fazla şeyi tartışıyoruz. Tramvay konuşuyoruz, havaalanının ucunu gösterdiler, sonra kapattılar. Uçak yolculuğunu tartışıyoruz. D-100’den lojistik merkezlerine TIR’lar rahatça gidip gelsin diye Yahya Kaptan ışıklarını kaldırıyoruz.

Hepsi bir tarafadır. Bu şehrin öncelikle İstanbul-Adapazarı arasında çalışacak banliyö trenlerine ihtiyacı vardır. Bu şehrin insanları, kalkış saati belli, düzenli çalışan, ekonomik ve güvenli yolculuk yapan banliyö trenlerini hak ediyor.

İktidar partisinin ilimizdeki bütün yetkilileri, Bakan’ı, milletvekilleri, belediye başkanları, il başkanı, ilçe başkanları. Hepsi bir araya gelip, “Banliyö tren” diye haykırmalıdır.

Üniversite, Sanayi Odası, Ticaret Odası, Esnaf Odaları Birliği, sendikalar, STK’lar, hepsi bütün diğer konuları, olumsuzlukları, eksikleri bir kenara bırakmalı, “Bu şehre banliyö trenini getirin” diye haykırmalıdır.

Biz İzmitliler, bu kadar ihmal edilmeyi, bu kadar itilip kakılmayı hak etmiyoruz. Hele hele enayi yerine koyulmayı hiç hak etmiyoruz.

29 Ekim 2013’den beri banliyö treni bekliyoruz. Günün birinde çalışacak mı, çalışmayacak mı, hala bunu da bilmiyoruz.

Kocaelili Bilim Bakanı, “Türkiye çok modern, çok konforlu vagonlarını kendisi üretmeye başladı” diye övünüyor. Bize onlardan vermesinler. Razıyım, eski, pis yırtık pırtık koltuklu o köhne vagonlarla da olsa bize banliyö trenimizi geri versinler.

Bu şehir sıkıştı. Bu şehir bunaldı. Artık gardan trene binip, İstanbul’a bile gidemiyoruz.

Esse u primu à cummentà

lascia una risposta

U vostru indirizzu email ùn seranu micca publicatu.


*